blog

Vezikovajinal Fistül

Vezikovajinal Fistül

Vezikovajinal Fistül Nedir?

Kadınlarda görülen üriner sistemle ilişkili bir hastalıktır. Mesane ile vajina arasında bir kanal oluşması ve mesaneden çıkan idrarın bir kısmının vajinaya sızması durumudur. Vezikovajinal fistül vajinadan sızıntı şeklinde idrar çıkmasıyla karakterize bir olgudur. Bu idrar çıkışı hastanın kendi isteğiyle olmaz. Yani hastada idrar kaçırma tablosu ortaya çıkar. Hastalar da bu şikayetle hekime başvurur.  Gece, gündüz, işte, evde, eğlencede günün her anında idrar kaçırma olabilir. Bu haliyle vezikovajinal fistül önemli bir hastalık olmasıyla birlikte kadınların sosyal yaşamını ve ruh sağlığını da olumsuz etkileyen bir sağlık sorunudur.

Vezikovajinal Fistül Görülme Nedenleri

Vezikovajinal fistülün en önemli nedeni geçirilmiş jinekoloji ameliyatlarıdır. Histerektomi yani rahmin alınması ameliyatı ise vezikovajinal fistüle en sık neden olan durumdur. Bu ameliyatın kanser ya da farklı bir jinekolojik sağlık sorunu nedeniyle yapılması gerekebilir. Yapılan bazı çalışmalar tüm vezikovajinal fistül olgularının yaklaşık yüzde 75’inin histerektomi ameliyatından sonra görüldüğünü belirtmiştir.  Vezikovajinal fistül oluşmasına yol açabilecek diğer faktörlerse şöyledir:

  • Mesane ve vajina arasında oluşan enfeksiyon
  • Radyoterapi tedavisi almak (rahim ya da rahim ağzı kanseri için)
  • Genç yaşta ve/veya çok fazla doğum yapmak
  • Zor doğumlar
  • Histerektomi dışında diğer jinekolojik ameliyatlar (olguların yaklaşık yüzde 10’unun nedenidir)

Vezikovajinal Fistülün Belirtileri Nedir?

Vezikovajinal fistül vajinadan istek dışı gelen idrar ile karakterize bir hastalıktır. Bu idrar kaçırma sürekli olabileceği gibi aralıklarla da ortaya çıkabilir.  Hastalığın diğer belirtileri ise şöyledir:

  • Geçmeyen karın, kasık ve yan ağrısı (jinekolojik ameliyat sonrası)
  • Bağırsaklarda ağrı, tıkanma hissi
  • Yüksek ateş
  • Kronikleşmiş idrar yolu enfeksiyonu

Vezikovajinal Fistül Ne Zaman Belirti Verir?

  • Vezikovajinal fistüle geçirilen jinekolojik bir ameliyat neden olduysa hastalığın belirtileri en geç 4 hafta içinde ortaya çıkar.
  • Doğum nedenli gelişen vezikovajinal fistül doğumdan sonraki ilk 1-2 gün içinde kendini gösterir.
  • Hastanın aldığı radyoterapi vezikovajinal fistüle neden olduysa belirtiler 2 yıl sonra dahi ortaya çıkabilir.

Tanı

İdrar yolundan sistoskopi adı verilen ucunda ışık ve kamera olan çok ince bir aletle girilerek hastalığın tanısı konabilir. Hekim, mesane içini monitörden izler ve mesaneden dışarı çıkan bir fistül olup olmadığını kontrol eder.

Tedavi

Olguların çok büyük bir kısmı için kesin tedavi cerrahidir. Tedavi fistülün tamir edilmesini kapsar. Ameliyat açık ve kapalı yöntemle gerçekleştirilebilir. Vezikovajinal fistül ameliyatı için günümüzde sıklıkla tercih edilen ameliyatlar şöyledir: Açık cerrahiyle yapılan vajinal yolla tamir ile abdominal yolla tamir ve laparoskopik (kapalı) vezikovajinal fistül tamiri.

Vajinal Yaklaşım

En sık ve ilk başvurulan tedavi seçeneğidir. Ancak daha çok basit fistüllerde (doğuma bağlı gelişen, vajinanın alt kısmında olan) uygulanır. Hızlı iyileşme, düşük kanama ve komplikasyon riski, yaklaşık yüzde 90 başarı oranıyla tatmin edici sonuçlar veren bir tedavi seçeneğidir.

Abdominal Yaklaşım

Daha önce vajinal yaklaşım ile tedavi edilemeyen ya da vajinal yaklaşım ile tedavisi mümkün olan fistüllerde başvurulan bir yöntemdir. Yani daha komplike olgular (yüksek yerleşimli fistül, geniş fistül ağzı gibi) abdominal yaklaşım ile tedavi edilebilir.  Başarı oranı vajinal yaklaşım ile benzerdir.

Laparoskopik Yaklaşım

Vezikovajinal fistül tamiri kapalı yöntemlerle de yapılabilir. Vücutta 4 adet kesi yeri açıp, bu deliklerden laparoskopi cihazının vücut içine yerleştirilmesiyle gerçekleştirilir. Başarı oranı yüksektir. Ancak vezikovajinal fistül olgularında diğer iki yönteme göre halen daha az tercih edilen bir tedavi şeklidir.

Uygulanan cerrahi yöntemler hastadan hastaya değişebilir. Önemli olan hastanın hangi cerrahi yaklaşımdan daha çok fayda göreceğinin belirlenmesidir. İlk yapılan ameliyatın başarı oranı her zaman daha yüksektir. Çünkü her cerrahi müdahale ile birlikte hastanın bağ dokularının gelişme ve tutma imkanı azalır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir